21 Şubat 2011 Pazartesi

Mono Diyalog

-Su yolunu bulur.. bırak elindeki kazma küreği hadi.

-Ama kafasına göre akıyor abicim. çamur olacak her yer.

-Bekle ulan arkadaş.. bekle biraz aksın bi kiri pası alsın etraftaki. biraz dur izle anlayacaksın.. şimdi başlarsan hem yorulacaksın hem de düzenini bozacaksın.. bekle ulan dur diyorum..

-Abi iyi diyosunda bak kafasına göre gidiyor işte istediği yere.. düzen dediğin bumu merak ediyorum.. oyuklarını oluklarını beklemekle zaman geçmez o zamana kadar alır götürür kurduğumuz iskambilden evleri..

-Gerizekalısın cidden.. rüzgar da esebilir o iskambilden evlere.. bu sefer de duvar mı öreceksin? neye ne kadar set çekeceksin veya doğalını ne kadar daha bozacaksın gidişatın?? yapma olm iki rekat sabır göster bak pişman olmayacaksın.. gel soluklan biraz söz anlatacağım sana mantığını bunun..

-Tamam ya anlat hadi dinliyorum..

-Şu biraları doldur bakalım ama köpüklere dikkat et.. Nerden geliyor bu su?? farketmiyor değil mi?? sen de bilmiyorsun aslında sadece aman etrafa saçılmasın diye uğraşıyorsun şu anda haksızmıyım?? ya da senin yaptıklarının etrafından dolansın hem sen yapmış ol hem de bozmasın düzenini.. yapma denileni yapmakta üstüne yoktu zaten öncedende biliyorum.. eline geçen herşeyi ben yaptım diye baştan şekillendirmeye çalışırdın eskidende.. bak izle su hala akıyor hatta yaklaşıyor iskambil evlerine.. iyi izle ve sabret.. yumuşak topraktasın ve su tahmın ettıgınden daha hızlı akıyor.. bak ayakların temiz şimdi çamur yok batmadın da.. çevrendeki herşeye şekil vermeye çalıştığında eline yüzüne bulaştırdığın halde bak bu sefer tertemizsin.. yaklaşıyor iskambil evlerine.. hemde beraberinde tüm topladıklarıyla geliyor.. ama toprağı da şekillendiriyor dikkat et.. sen sadece evleri kurdun bomboş arazinin üstüne.. sen sadece ben yaptım diyebilmek için çok basit iki kart numarası yaptın herkes görsün diye.. ne yardım kabul ettin ne bekledin ne diğer düşüncelere dikkat ettin.. zarar verecekte olsa sırf ben bunu da yaptım ona gülümseyen buna da gülümser diye sadece iki kartı daha üst üste koydun.. ama hala düşünmüyorsun kendi yaptıklarının dışındakileri.. bak farkettinmi sadece su bile titretebiliyor yaptıklarını.. komik bir durum bu baksana yıkılmaya başladı bile.. altını oyacak çok şey var yaptıklarının.. güzel ve mantıklı bir temele oturtamıyorsun değilmi yaptığın hiçbirşeyi.. sadece yaptım evet evet yapabildim diyebiliyorsun.. ne var ulan içimden geldi yaptım diyorsun.. yavaş iç şunu daha çok konuşacağız.. bak gitti kurduğun o aptal iskambilden ev.. durduramadın değilmi toparlayamadın durumu.. yaptıkların sana da atıl ve gereksiz gelmedimi?? ne düşündün yaparken bi cevap versene..

-Abi üstüme geliyorsun farkındayım ama anlamıyorsun.. cidden anlamıyorsun.. ben yaptım evet düşünmedimmi sanıyorsun ya?? her seferinde düşündüm.. belki senin istediğin kadar değil ama düşündüm..

-Bak dur lafını bölüyorum ama suya baksana.. bence manzara çok güzel.. artık sadece bomboşluğa sadece konfeti serpmekten daha güzelini yapabilirsin.. suyun açtığı tüm olukların üzerinden köprüler geçirebilirsin mesela ya da koskoca ve her katı farklı eğlencelerle dolu bir gökdelen yerine daha sakin yaşanabilecek tek katlı belkı tek düze bir klübe yapabilirsin sırf zamanı daha huzurlu geçirebilmek için.. neden durdurdum anlıyorsun şimdi sanırım.. beklemiyorsunki gerizekalı herif.. uygun ortamı sen oluşturmaya çalışıyorsun.. doğalını bozuyorsun hayatının doğallıgının içine ediyorsun.. izin vermemete bu kadar ısrarcı olup ızın almadan herşeyin sonunda neden boyle oluyor dıyen bı sen varsın sanırım.. bak sana bir tavsiye.. beklemeyi öğren ve başkalarının şekillendirebileceği bir dünyaya girmekten çekinme.. neyse ya çok konuştum dinliyorum seni..

-Evet maşallahın var bugün.. neyse.. dedimya düşündüm ben yaptıklarımın hepsini.. hesapladım ve ölçtüm ve tarttım.. yaparsem ne olur yapmazsam ne olur ne kazanırım ne kaybederım ne duyarım ne söylerim hepsini ama hepsini düşündüm.. ama takıldım evet bazı noktalarda.. haklısın aslında çok basit şeyler yaptım.. yaptıklarımın hepsini sadece süsledim aslında.. olmayan birşeyi varmış gibi göstermedim sadece olanın aslında sadece benim erişebileceğim bir yerde saklandığını düşünmelerini sağladım.. hatamıydı yani ne var?? anlık mutluluklardan daha fazlasını bekledim sadece yaptıklarımla anlık mutluluklara sebebiyet verdiğim halde.. güzel şeyler yaptığımı sandım güzel bir sonuca ulaşabilmek için.. ama neden yaptım sorsan cevabım hep hazırdı.. yapmazsam ben olmam.. imkanım varsa ve yapmıyorsam ne anlamı kalır kazanılan bunca başarının.. tüm kaynaklarımı aptalca yok etmek yerine sadece kendi hayatıma manevi bir yatırımdı planladığım.. sadece tatmin olmak istedim kendi içimde.. sadece düşünüp tatmin olmaktansa diğer duyularımı da kullanmak istedim.. hatalımıydım ne var ulan?? ben hala arkasındayım yaptıklarımın..

-Evet sadece arkasındasın.. gerisinde kalıyorsun yaptıklarının farkında değilsin.. aklını çok ufak bir noktasında matematiğin sadece 4 işlemini tamamlayabilen biri olarak sen hesapladın öylemi?? neyi hesapladın lan mal herif.. zamanımı hesapladın mekanımı ınsanımı?? neyi değiştirdin neyin kuramıyla çıktın insanların karşısına.. anlık mutluluk istemedin de ne yaptın?? beni uyutamayacağın kadar senin içinde olduğumu bile bile hala herkee yaptığın gibi bana da ayak yapmana inanamıyorum ya.. cidden gerizekalı olduğunu ve benim sana bunları anlatarak aynı zeka seviyesine düştüğümü farkettim teşekkür ederim. ama dinle lanet olasıca herif dinle.. anlık mutluluk istemedim diyorsunya ondan mı karşına çıkan herkesi teker teker aldattın?? bununla sonsuza kadar mutlu olabilmek için mi övündün kendi içinde ve sanki gurur duyalabilecek birşeymiş gibi anlattın herkese?? zamanın playboyu?? ya hadi bırak bu işleri.. hesapladın değil mi?? kaç basamağa kadar çıkabildin yaptıklarını topladığında bi söyle hadi.. tahmin edilemeyeni kaç kez yaptın?? sadece hayallerini ya da masallarını anlatmayı kaç kez başarabildin ve kaç kez bu hayalleri gerçekleştirdin?? artılarla eksileri getirsene bir araya.. yaptıklarından aldığın tepkileri karşılaştır sadece yalvarırım.. tek bir saat sonrasında kaç kez bir hafta boyunca acı çektin?? yettimi sana bunlar bir düşün.. kendinden ödün verdiğini ve aptallaştığını hemde kendini aptalaştırdığını söyleyen herkese haklısın diyip kaç kez diye aynı naneyi yedin nolur bunları hesapla artık.. ne sundun çevrene sadece işkambilden ev yapmak dışında?? ne başardın ve neleri birbirine kattın bugüne kadar??

-Çok soru soruyorsun ve madem bu kadar akıllısın ve mantıklısın da abi neden beni en baştan uyarmadın.. hani yaşamıştın bunları hani atlatmıştın sadece daha açık gözler ve daha açık bir beyinle.. noldu şimdi bana akıl vermekle sadece egosunu tatmin eden ve bira içen yaşlı ve pis bir herif olmak dışında nesin sen?? ilk gün neden bunları anlatmadın bana ya da neden şimdiki gibi sert ve gerçek değildin de ben arkandaki büyük oyuncağı görüp hemen alıp paketleyip hediye etmk istedim ilk karşıma çıkan kişiye.

-Bana baş kaldırmak sadece kendi içinde birini suçlamana yarıyacak farkındayım.. şuçla sen hiç önemli değil.. Evet haklısın yeterince gerçek değildim ama heyecanlıydın hem ben bunu sevdim hem de sen bunları dinlemeyecek kadar aptaldın.. anlamayı bir kenara attım gitti zaten şimdi bile şüpheliyim.. eğer o zaman anlatsaydım bunları şimdi söyleyecek tek bir şeyim olurdu.. ben sana gül bahçeleri vaadetmedim la mal..

-Ha ondan dikenleri tırmaladı dimi her bir yanımı..

-O dikenlerin güllere ait olmadığını ama aslında iğne dikenli ve belkide daha huzurlu bir çam ormanında dolaştığını anlayamayacak kadar kapalıydı gözlerin.. sadece hedefine odaklanmış bir boğa gibiydin sanırım.. durdurmaya benim bile kusura bakma ama cesaretim ya da gücüm yoktu.. haliyle ne ben ne de çevrendeki tüm seni düşünen insanlar sana laf anlatamadık.. hiç durmadan koştun ya terlemekten nefret insan olarak sen durmaksızın koştun.. sırf birilerinin de elinden tutup onları da sürükleyebilmek için açtın kollarını iki yana.. o kadar kaptırdınki kendini hayallere ve o basit ve kusura bakma ama aptalca planlarına cidden kendi gerçekliğini kaybettin.. ilk hatanı da o zaman yaptın.. kendi kendine itiraf etmeyi bıraktın ve ilk hatanı yaptın ben bu şekilde mutlu değilim diyerek hem de yüksek sesle.. ondan sonra zaten patladı tüm yaptıkların dimi kabul et.. ilk o zaman verdin tüm kontrolü başkalarına ve ondan sonra herşeye ve herkese tüm hayatın akışına müdahale etme hakkını gördün kendinde.. tek bir hatayla yıllarını harcadın be adam anla artık kabul et ikna ol ya da ne bileyim yalan söyle ve anlamış gbi yap artık.. karşılığında aldığın cevaba göre madem öyle dedin biliyorum.. yediremedin kendine ben mutlu değilim ama neden başkalarını mutlu etmeyim?? gerizekalısın cok ciddiyim.. başkalarının seni mutlu edebilmesine hiç izin vermedin seni düşünmelerine özlemelerine hiç izin vermedin.. bırakıp gitmedin.. hayır artık senin için geçerli değildi hayı diyemedin dimi hiçbirine.. neden?? sırf mutlu olabilmek için ya da daha güzel bir hayat kurabilmek için dimi sence.. sana göre güzel olanı ya da sana yapılsa dünyanın en mutlu adamı olacagını sandıgın seylerı herkese farklı renk ve bıcımlerde uyarlamaya calıstın sadece.. aynı suyun kafasına göre akmasına ızın vermedıgın gıbı.. kendinden verdın her seferınde sogukta bekledın bı yerın dondu.. sıcakta bekledın saatlerce.. yürüdün durmadın yorulmadıgını sandın ama ben dahil herkesi yordun farkedemeyecek kadar aptaldın ozur dılerım..

-Hakaretlerini ne kadar daha dinlememi bekliyorsun?? kendi kafandaki doğruları bana empoze etmeye çalışarak benden farkın kalıyor acaba çok merak ediyorum.. ben denesem peki sana akıl vermeyi?? dinlemezsin sanırım.. senin doğruların sana o kadar güzel geliyorki.. duygularından arınmış gibi görünmek ya da elinde çay dolu koca bir kupayla etrafına baka baka yürürken kendine duydugun özgüveni hissetmek o kadar güzel ki senin için.. farkındayım senin elinden aldıklarımın.. evet biliyorum hem senin hem benim kaybetmemizi sağlayacak çok fazla hata yaptım.. ondandır sen de özlüyorsun bir günaydınla bir iyigeceler dileyebilmeyi. farkındayım sana çektirdiklerimi.. sınırladım seni kendi hayallerimle. sen dışarı çıkmak eskisi gibi içmek gezmek tozmak ve başarı hikayelerini senden ilham alacak çevrendekilere anlatmayı istedin. hapsettim seni biliyorum.. kendi içime hapsettim.. seni söylediklerin için suçlayamam ama hak ver ulan bana bir kez olsun hak ver.. her gece eve geldiğimde o hayalkırıklıklarıyla dolu yüzünün bedelini benden çıkarma.. sen sadece mantığınla hareket edebileceğini sanıp neredeyse benim kadar acınası durumlara düştüğünde emin ol ben senden daha çok acı çektim.. madem içiyoruz karşılıklı ve madem yıktın az önce kurduğum o güzel evi..

-Dikkat et ben değildim yıkan.. sen tek bir seferliğine bıraktın suyun akmasını ve ne kadar zayıf bir iş yaptığını gördün..

-Tamam lan ona da kabul.. ama madem bu durumdayız artık anla sende beni. yaptıklarım sonucunda kaybettiklerimiz aslında hiçbir zaman tam olarak bize ait olmadı kabul et. yok olup gideceğini farkettiğimiz anda ikimizde elimizden gelen harcı özensizce sürdük kurduğumuz duvarlara.. farkında değildin ama sen bana yardım ettin mantığınla aklınla.. daha yaratıcı olabilmemi sağladın bana göre.. tek başıma yapamayacağım şeyleri yaptım sayende.. sadece sevgi ve saygıyla hiçbirşeyin yürümediğini anladığım anlarda hissettim yanımda seni.. ki sen o zamanlarda kış uykusundayım beni uyandırma derdin.. ama ne sen benim peşimi bıraktın ne ben senin..

-Cesur gördüm seni.. hem suçluyorsun hem kabul ediyorsun bakıyorum..

-Bana başka seçenek bırakmıyorsun çünkü.. elindeki koca ışığı bir gözüme bir de akan suya tutmaktan vazgeçmedin iki saattir. başımın ağrıyacağını ya da sinireneceğimi bile bile hakaretler eşliğinde gösterdin yeniçeriliğini tebrikler.. savaşır gibi konuştun lan iki saattir yeter.. suyumu istiyorsun al.. rüzgar estiğinde dalların kırılmasını mı istiyorsun tam mevsimindeyiz.. ama dikkat et sertleştiğinde sadece sen ve ben olacağız o kırılan dalları tutmaya çalışan.. aynı savaşı devam ettirdiğimiz sürece ne sen ne de ben kazanacağız ve üzgünüm ben daha baskınım bu arkadaşlıkta ve yine benim dediğim olacak..

-O kadar emin olma.. ve lütfen ama lütfen bırak zamana bu sefer.. tamam ben daha az karışacağım ama yalvarırım anlamış ol beni.. yalvarırım başkalarına yalvarma artık ya da bana.. şartlı bir izin verelim kendimize artık.. sessizce izleyeceğimiz zamanımız olsun ve sessizce dinleyelim birbirimizi.. hakaret olmadan ve minimum zararla atlatalım artık bunu.. şimdi iki bira daha alalım ve sana güzel bir kulübe yapalım dinlenebileceğin.. çevresini istediğin gibi süsle ben karışmıyorum söz..

15 Şubat 2011 Salı

Guzel seyler soleyim ama kisa keseyim istedim bu sefer.. Olmadi..

Daha iyi bir insan olmami isteyen ve (veya) bekleyen insanlarin gece donustugum hayvani nasil gormediklerini hayretler icinde izliyorum.. Gunduz kurumsalligini bi kenara birakip elinde icki sisesiyle sokaklarda yuruyen ama sarhos degil ya da sarapci degil aksine kendinden emin ama kan canagi gozlerle etrafi izleyen adami nasil gormediler?? Herkes hakkinda mutlaka bir yorumu ya da kufru ya da anisi olan bu adami nasil gozden kacirdilarda bu herif her gece ayni naneler pesinde yari uyanik yari sarhos yari uyurgezer herkesin ama herkesin kabusu olmayi basarabildi?? En komplike ya da en uzun surebilecek hesaplarin pesinden kosup herzaman soledigi gibi insan faktoru disindaki her degiskeni gorebilen ve istedigi zaman, zaman mekan ve sartlari yorumlayip yogurabilen bi adami nasil olurda hedefin disinda tuttular?? Bunlari yazarken bile kendi ufak basarilariyla en olmadik zamanlarda dahil oldugu hayatlari dusunup kendini mutlu eden adami nasil gormezden geldiler??

Ya aslinda cok bi derdi olmayan bi adamken ben kendi turunden nefretle uzaklasan, hem yalnizligina ana avrat kufredip hem de gereksizsiniz lan siz aslinda tek susun anasini satayim karismayin bulasmayin dokunmayin birakin gitmeden ozgurlestigimi kacmadan kurtuldugumu hissettirin bana diyebilen biri oldum lan?? Cok birsey istemezken hayattan elindeki avcundaki tum legolari ya da oyuncak askerleri uzaktan kumandali arabalari alinmis onun yerine sanal platformlarin tamaminda diledigi gibi sacmalayabilecek bir sanal salak haline nasil donustum bak hatirlamiyorum.. Ama kendime giydirdigim tum kufurleri ve arada yalnizliga sokusturdugum tum lanetleri icimden sokup atmaya calistim sanirim.. Her saniyesine degebilecek guzel seyleri hatirlayarak ya da kendi kit imkanlarimla tekrar gerceklestirmeye calisarak biraz olsun buhranimdan ya da buhranlarindan cevremdeki insanlari kurtarmaya calistim.. Bak bunda gururluyum.. Ama ne kadar denesemde aglak bir tavirla ne kendime ne de baskalarina suc bulamiyorum.. Aklima her gelen cumleyi yazarak birbirinden kopuk seyleri biraraya getirmeye calisiyorum sadece.. Hala tamamlanmamis islerim oldugunu hatirliyorum bir cumlenin daha yarisina geldigimde.. Ve bu sefer unutmayim diye her seferinde bi yere not almaya calisiyorum.. Bir gun gelipte bunlarin tamamini unutmus yasli bir pislik oldugumda elime tutusturun bunlari tamammi.. Sonra da o notlarin ucunu tutusturdugunuzda al sana gunahlarin.. Yaniyolar yavas yavas.. Geceleri donustugun bu kendine acimasiz hayvani ehlilestiremedin.. Sen kendi kendini yakmaktan baska hicbir ise yaramadin tum sehri benzine bulayip elinde kibritle siritirken.. Simdide yine kendi yaptiklarinla sonunu getiriyorsun diyin o aslinda ben olan yasli pislige.. Her gecenin hinci her sabahin kufru ve laneti bak gordunmu coktu ustune.. Bir ranza ustunde havale gecirirken sayikladigini ve gordugunu sansigin o sari yol uzerindeki elektrik direkleriyle dolu sanrilari dusunurmus gibi dusun simdi elindekileri birakmayi.. Farkindasin ama birakamayacak kadar kaybettin kontrolunu degilmi.. Ve karsima gecip gulumseyin.. Ama ne sinirle ne de acimayla.. Sadece hep gormek istedigim o ufak dudak hareketleriniz olsun o yasli pis adamin karsisinda.. Yaslandigimi ve yaptiklarimi hatirlamayacak kadar bunamisken son gordugum o gulumsemeler olsun belki elimde yavas yavas yanan gunahlarimin siyah dumanindan daha guzel gelir gozume..

Simdi sonunda uyuyabilirim sanirim.. Aklima gelen baska milyon tane seyi bir kac saniyelik ruyalara sikistirip sabaha yarisini bile hatirlamamayi umarak uyuyabilirim sanirim..

Sadece bu aksamlik kendime masal anlatmak yerine aslinda bir masalin icinde yasadigimi hayal etmeme izin verecek kadar guzel seyler gormeyi umuyorum.. Iyi geceler alayina..

Batarken gunes ardinda tepelerin..

7 Şubat 2011 Pazartesi

Ben.. İnsan..

uzun uzun yazılar yazmışım yıllardır. anlamlı anlamsız kendime de giydirmişim karşımdakine de.. istediğim herşeyi söyleyebilme imkanına sahip olduğumu sanmışım yazdıklarımı zorla tekrar okuyunca farkettim.. zaman gelmiş çok kızmışım ya da çok yorulmuşum. yolumu kaybettiğim olmuş ya da doğru yolda önümdeki tümsekleri görememişim.. aynı yatak üzerinde yazmaya devam etmişim hiç durmaksızın. ama hatırlatmışım zaman zaman kendime bilgisayarım bile olmayan zamanlarda saman kağıtları doldurdugumu.. pek akıllanmısa benzemıyorum yazdıklarımın sonucunda.. aynı mucadelelerı ard arda vermısım.. kendıme laf gecırmeye calısmısım bol bol.. akıllı ol, uslu ol, adam ol, ınsan ol, asık ol, bırak, unut, sev, bağlan, seviş, daha çok sev, çalış, düşün, düşünme, anla, anlat, dinle, koş, çabala, tekra sev, daha çok nefret et, gerekirse üzül, gerekirse ağla, gerekirse zarar ver kendime ama başkasına değil sakın ha, elinden geleni yap ve sakın vazgeçme yaşamaktan.. Çünkü demişim ki (yazmasam bile bunu) sen ölmek için biraz fazla değerlisin.. gittiğinde senin umrunda olmayacak değerin ama yapma sakın bıraka mücadeleni.. sen kendin için fazla değerlisin.. başkalarına verdiğin değerden daha fazlasısın.. sakın ha bırakma.. gitme.. giden gitsin olur o kadar.. kimse senin kadar iz bırakmaya çalışmıyor başkalarının hayatında.. ve senin mücadelen daha bitmedi.. yeterince derinleştiremedin kendini başkalarının hayatında ya da senin kendini derinlerde gördüğün kadar çekemedin kimseyi yanına.. o yüzden bırakma.. uzun uzun anlatmışım kendime nerelerde hata yaptığımı ya da aslında test tekniklerinin hatalı olduğunu.. akla ilk gelenin yapılmasının ne kadar çok hataya sebep olacağını.. atlaya zıplaya yaşamışım birşeyleri okuyunca anladım.. çok es geçmişim kendimden geçtiğim zamanlarda.. geri plana attığım çok şey olmuş öne çıkardığım herşeyde ya da herkeste.. kendi maddi ve manevi problelerimi bir kenara bırakmışım ne güzel.. bunun savunması olarak düşünmek beni yoruyor bu konularda arkadaş.. o yüzden düşünmesi daha kolay ve eğlenceli şeylere kayayı demişim.. haklıyım hala savunurum bunu.. ama hala yazılanları okuyup şu an aynı yatakta eşit yaklaşık aynı cümleleri kurabiliyorsam aklımda yarattığım o güzel şatonun bir yerleşiği olamamışım.. zira şömine yok kalorifer var.. viski yok çay var.. pipo yok camel var.. o zaman hadi başlayalım üstadım..

hayatta pek çok şeye inancımı kaybettim ya da geliştirmeye gerek duymadım üstad.. insana bağlanmayı fikre bağlanmaktan daha mantıklı buldum.. mantık insandır çünkü.. şaşar beşer ama mantıktır.. hesaplanamayacak ve tahmin edilemeyecek hayran kaldığım insan beyni.. vicdanı aşkı sevgiyi gerçek bedene kavuşturan aslında o güzel sesli güzel yüzlü doğduğu anda iyi kalpli insan.. acıyı da canlandıran sevincide gösterebilen insan.. hayran kaldığım şeyi takip etmeyi severim ne yapayım.. ondan çok üstelemedim başka şeyleri araştırmayı.. seçtiğim şeyi dinledim şeçtiğim şeyi okudum.. baktıklarımı taklit ya da takip ettim üstad.. her gördüğümden biraz aldım üstüne kattığımı sandım bolca.. o kadar iyi gözlemledimki üstad ve o kadar güzel tasarladımki hayatımı o izlediğim taklit ve takip ettiğim herkesi sadece tek bir sigara nefesine sığdırabildim.. çektiğim tek nefesle kendimce eksik ve hatalı olanları attım içinden geriye sadece sağlıklı olduğuna inandığım uyuşturucu güzellikler kaldı.. o güzel kafa da hayal kurmayı öğrendim işte orda biraz hata yaptım.. hayallerin gerçeğe dönüştüğü anları abarttım kendi içinde farkındayım üstad.. ama o kadar güzel uyuşturduki bu beynimi o zaman hayatımın mekaniklerinde sorunlar çıkmaya başladı.. ve yine elinde yağdanlıkla imdadıma yetişen o hayran olduğum insan koştu.. yönteminden şikayetçiyim ama.. yağdanlığı gerektiği gibi kullanmak yerine kafama vurmayı tercih etti akıllan ulan gerizekalı diyerek.. hey hey hey tamam uyandım sakin ol.. hayalciliği bir yere bırakırsak gücümü ve rüştümü ispat çabasıydı aslında bugüne kadar olanlar.. sanki yer çekimini newton değilde ben icat etmişim gibi (evet newton icat etmiştir) insanların ayaklarının yere basmasını sağlamaya çalıştım bu sefer.. pusulası kırılan her insana akıl vermeye çalıştım.. bilmezsin ben bir zamanlar yazarken kurduğum cümleleri konuşurken de kullanabilirdim.. ama sonrasında o kadar çok susturdularki dilim peltekleşti.. hayal ürünlerini yazarken gerçekleri konuşmaya başladım.. aklımdan geçipte dillendiremediklerim aslında daha güzeldi farkındayım.. zaten kendi içimdeki monoloğun sonuna gelmeyi başaramadım.. hep birilerinin katılmasını umduğum düşüncelerimin tamamında aynen şimdi olduğu gibi kendi kendine konuşan manyağın teki gibi kabul edildim.. evet evet dışlandığım oldu sen beni dinleyene kadar.. kabul görmediğim ya da sadece bir beden olarak kabul gördüğüm çok hayat oldu ne var sanki.. ondan da zevk almanın bir yolu avrdı tabiki benim için.. gözlerimi kapatmak yetti bazılarına.. bazılarında ise dedim ya gücümü ve rüştümü ispata uğraştım tırmaladım bol bol kabul edileyim ya da dahil olabileyim diye.. ama taki yorulana kadar.. yorulduğum zaman aklımda olanı dışa vurmayı öğrendim.. daha fazla yalana dolana oyuna gerek olmadığını anladığım anda konuştum tam da istediğim gibi.. o zaman farkettim aslında istediğim anlarda sesim güzel olabiliyor.. gerçi çok nadiren alkol sonrası konuşmayı severim ama evet içtikten sonra uyandığım anlarda sesim daha güzeldir üstad o zamanlar dinlemelisin beni.. o zaman daha eğlenceli anlatabilirim meramımı ya da en azından hatırlayabildiklerimi.. o zaman şimdiki gibi her çümle sonuna iki nokta da koymam bitmişle devamı gelecekmiş gibi.. kesin ve net ama duraksayarak anlatırım o zamanlarda kendimi..

haydi başa saralım üstad.. selam.. en uzun boylu hafif kambur adam.. dik durmayı sevmem ben.. artık insanların yüzüne bakmayı sevmediğimden değil.. ya da gözlerim dudaklarından göğüslerine kayabileceğinden değil.. dik durmanın bir yolunu bulamıyorum ondan.. hayır güçsüz ya da yorgun değilim.. oha demek istemiyorum ama daha yorulamadım.. anlamsız buluyorum sdece çaba sarfetmeyi.. ayrıca uzun insan olarak herkesten daha uzun boyluyken herkesin bir arkasındakini de görebiliyorum bak bu kötü birşey sen bilmezsin.. sadece akrşımdakini görmek istiyorum ama onu sarıp sarmalayan tüm hayatını da görüyor olmak ne kadar zor tahmin bile edemezsin.. omzundan belinden saçlarından çantasından yakasından paçasından tutan bırakmayan hareket alanını kısıtlayan herkesi görebiliyorum yazık bana be.. o zaman baktığım insanın tüm yüklerini çekip almak istiyorum çabalıyorum kuş tüyü kadar hafif ve sahipsiz olsun diye.. işte o zaman yoruluyorum üstad.. o zaman vazgeçmek istiyorum ama fark edemiyorum o hayatlardan biri de ben olmuşum.. kurtarmaya çalışırken kurtulmak istenen olmuşum.. dik durduğumda yalnızlaşıyorum ben.. o yüzden baktığım yüzü göreyim diye hafif kambur adam olmak istiyorum.. azıcık dik dur dendiğinde evet aklıma bunlar geliyor o yüzden uğraşmıyorum tamammı..
evet hadi başa saralım üstad.. ben 5 duyusunu en etkin şekilde kullandığını sanan biriyim.. tadını alabiliyorum hala içtiğim kahvenin.. yüzüm gülüyor pardon bu bir duyumudur?? Gülümsemek mesela.. o bir fincan türk kahvesinin (hele de ben yapmışsam) tadını alabildikçe gülümsüyorum.. gün gelir bir fincan daha eklenir diyorum.. hayal kurmak bir duyumudur?? Hayal kurup duyumsayabiliyorum çünkü kendimi.. dokunabiliyorum.. şu an bir klavyenin tuşları da olsa gün geliyor başkalarına da dokunabiliyorum.. uykumda astral seyahatlerden bahsetmıyorum ya da kendı kendıme hallenmekten.. cidden başka birini hissedebiliyorum parmaklarımın ucunda.. korkak ürkek dokunuşlar oluyor ya da sırf dokunmuş olmak için kol ya da sırt sıvazladığım oluyor ama olsun.. ne de olsa her zaman bir el tutacak kadar şanslı olamıyorum.. el tutarken heycanlanmak bir duyumudur?? Görebiliyorum.. evet ya görebiliyorum.. gördüğüm en güzel gözler var mesela.. dalgalanan en güzel saçlar ya da beraber izlenebilecek en güzel filmler var hatta… en güzel bedenleri de görebiliyorum olmaması gereken tüm çirkinlikleri de.. hayatı da görebiliyorum hem de tüm renkleriyle üstüne her geçen saniye daha da morlaşan ölümüde.. gördüklerimi anlayabilmek ve anlamlandırabilmek bir duyumdur?? Duyabiliyorum.. kulağıma fısıldanan her güzel kelimeyi duyuyorum.. bazen sadece nefeste olsa duyabiliyorum o içten gelenleri.. içmeden sarhoş edebilen ya da içtikten sonra ayıltabilen o güzel şarkıları duyabiliyorum.. gece anlattığım masallar sırasında bir prensesin uykuya daldığını duyuyorum.. kokusunu alabiliyorum ben pek çok şeyin.. sanki bir çizgi film kahramanı gibi aldığım kokunun ardından uçabiliyorum bile.. sırf bir kokuyu içime çekeilmek için sarılabiliyorum herkese.. nefes aldığım her saniye hayatın kokusunu alabliyorum.. gülün, reçelin, balın, sigaranın, viskinin nasıl koktuğunu biliyorum. Ayırabiliyorum hepsini ve biliyorum herkes farklı kokar.. pisliğinide çekebiliyorum içime ya da çürümüşlüğünü ya da bazen yeni bir hayatmış gibi tertemiz geliyor içime çektiğim nefes..
tekrar ve son bir kez en baştan alalım hadi.. yıllardır yazıyorum anlatıyorum ya da dinliyorum.. zor zanaat olduğunu bile bile hayatta kalmak ve hayatta kaldığım güzel süre için kendime ve başkalarına bir iz bırakmaya çalışıyorum üstad.. kötülükten uzak duruyorum çünkü ne kadar kötü olabileceğimi biliyorum.. içimdeki tüm kendi seslerimi susturmaya çalışıyorum yeter başım ağrımasın diye.. konuşmaya başladıkların aldatmaya başlıyorum çünkü.. evet aldatan biri oluyorum yalan söyleyen ve kendince kandırabildiğini sanan.. ve hala insanlar senin hakkında senin bile bilmediğin bir şey biliyorum gibi saçma şeyler söylebiliyorlar.. kendimin ve yaptıklarımın farkındayım neyseki.. olabilecekleri hesaplayamasamda farkındayım yaptıklarımın.. hatalarımı kabullenip özür dileme cesaretini de gösteriyorum affedileyeceğimi bile bile.. çünkü ben nasılki aldatıldığımda ya da yüzüme baka baka yalan söylendiğini fark ettiğimde geri adım atmayıp küfür etmeyi öğrendiysem yaptıklarım sonucunda affedilemeyeceğimi de anlayacak kadar gerçekçi olabiliyorum.. neyseki varlığımdan haberdarım ve çevremi en az 5 duyumla fark edebiliyorum.. bundan mutluluk duyuyorum çünkü kendime verdiğim değerle ve yukarıda saydıklarımın hepsiyle hayatta kalıyorum.. bir saniye bile düşünmüyorum bırakmayı unutmayı ya da vazgeçmeyi.. beni ben yapan hiçbirşeyden geri adım atmamayı kendi mücadelem olarak kabul ettim sırf ben ben olabileyim diye.. kendimle kavgayı da bıraktım başkasıyla kavga edip duvarlara girişmeyide.. ama tek istediğim monologdan diyaloğa geçmekti.. üstad kafana sıçayım sen de odun çıktın ben ne diyim..